21 KASIM 2010
Yaşamak için yemeğe ihtiyacımız var ama yiyebilmek için önce üzerinde yaşayacağımız bir dünya olmalı. Yiyecekler yaşam kalitemizi, yiyeceklerin üretim şekli ise yaşantımızı ve dolayısıyla geleceğimizi belirliyor. Bu üretim biçimiyle dünyanın geleceği tehlikede.
Dünya üzerinde 7 milyar insan yaşıyor. Üretilen yemek ise 13 milyar kişiyi doyurabilecek kapasitede, yani 6 milyar kişinin yiyebileceği yemek çöpe gidiyor. Buna karşılık hali hazırda 1 milyar kişi açlıkla savaşıyor.
Ne acı değil mi? Bunun adı barbarlık olmalı.
Yemek dünyasındaki en temel meselemiz bu; Ahlak! Tıpkı hayatımızın diğer alanlarında olduğu gibi…
Üretirken, tüketirken, paylaşırken, yaşarken, ahlaklı olmalıyız.
Ben ahlaksız hiçbir şey yapmamaya söz verdim kendime.
Yaşadığımız dünyanın sonsuz kaynakları olduğunu ve her şeyin insanlara ait olduğu zanneden bir bakışla, teknolojiyi kullanarak barbarlıktan kurtulamayız.
Tıpkı daha fazla gömleğe, pantolona ihtiyacımız olmadığı gibi çok fazla yemeğe de ihtiyacımız yok. Gelecek nesillere güzel bir dünya bırakamayacağımız için endişeleniyorum. Günde sadece bir kez düzgün bir yemeğin yeteceğini, gerisinin sağlıklı atıştırmalıklar olması gerektiğini savunuyorum.
Tatlandırıcılara, katkılara ve yapay olan her şeye karşıyım. Mevsiminde yenen her şey zaten lezzetli. Mevsiminde beslenmek; hem sağlığımız için, hem de küresel ısının önüne geçmek için zorunlu.
GDO’lu tohumlara, hormonla hızla büyütülen hayvanlardan oluşan vahşi kamplara, vahşi koşullardaki hayvan çiftliklerine karşıyım.
Bunları yemek sağlığımızı bozuyor. Kesin bilgi!
Yerli tohumları ve üretimi destekliyorum; En kıymetlilerim buğday, zeytin, meyve ağaçları ve sakız.
Mısır şurubundan yapılan şeyler bütün bir nesli obez yapıyor.
Rafine şekeri soframdan çıkaralı çok oldu. Lütfen siz de çıkarın; çok güzel biliyorum ama zehir!
Hayvanlar benim kardeşim. Doğadaki her şey benimle eşit.
Geleneklerimizden gelen bir ahlakımız var; komşusu açken tok yatanlardan olmak istemiyorum.
Paylaşıyorum ve mutlu oluyorum.
Yalnızca yemeğimi değil, bilgimi paylaşmayı da seviyorum. Benim için sır veya püf noktası saklamak diye bir şey yok. Bu yüzden tariflerimi yapan herkes iyi sonuç alıyor, çok mutlu oluyorum. Takipçilerimi de paylaşmaya çağırıyor, onları destekliyorum. Böylece hep birlikte giderek büyüyen bir aile oluyoruz.
2012’den beri her yıl “Mevsiminde Yemek Ekim Yarışması” düzenliyor, sosyal medya hesabımda; farklı içeriklerle; etkinlikler, yarışmalar organize ediyorum.
Kendi tariflerini yapıp, paylaşarak mutlu olanların sosyal medya hesaplarını büyük bir titizlikle inceleyerek birbirinden kıymetli yıldızlar buluyorum. İyi, içten ve kaliteli yıldızlar onlar.
Bu yıl 6.’sı gerçekleşecek olan 'Aydan Dostlarla' sofraları işte bu sebeple her yıl büyüyerek devam ediyor. Artık geleneksel hale gelen, dost sofraları bu buluşmalar.
Hayata, insanlara, hayvanlara, doğaya ve yemeğe böyle bakan herkese bu sofralarda yer var.
Hep birlikte afiyetle kalalım.