PET SAĞLIĞI
COCO NEREDE?
Coco her gün geri döndüğü evine gelmedi…
Evimizde doğan Coco ve ilk iki kedimizle birlikte toplam 6 kedimiz ve 2 köpeğimiz var. Hangisinin canı yansa, bir şey olsa canım onda oluyor. Hangisini en çok sevdiğimi soruyorlar bazen. Cevap veriyorum hepsi. Şimdi yüreğim Coco için yanıyor. Umudum tükense de küçücük bir parçam bu yazının ardından size müjdeli haberle, güzel bir yazı yazmayı hayal ediyor.
Önce bir kedimiz vardı, araba motorundan kurtarmıştım, minicikti. Sonra 3 kedi oldu. Sonra 3 kedi 2 köpek. İlk kedimiz Bonita hariç ailemizin parçası bu çocuklar evinden atılmıştı. İkinci aileleri olduk, kötü günlerini unutturduk. Zaman geçti ve kedilerimizden birini ve 2 köpeğimizi yaş ve hastalık yüzünden kaybettik. Yerleri asla dolmaz. Şimdi evimizde doğan Coco ve ilk iki kedimizle birlikte toplam 6 kedimiz ve 2 köpeğimiz var. Hangisinin canı yansa, bir şey olsa canım onda oluyor. Hangisini en çok sevdiğimi soruyorlar bazen. Cevap veriyorum hepsi. Şimdi yüreğim Coco için yanıyor. Umudum tükense de küçücük bir parçam bu yazının ardından size müjdeli haberle, güzel bir yazı yazmayı hayal ediyor.
Size biraz Coco’yu anlatmalıyım: Coco, eşi benzeri olmayan bir kedi, kedilerin çoğu gibi kendine münhasır. Kediler birbirine benzemez. Coco da özeldi. Bir kedinin olabileceğinden çok çok özel. Aklı çoktu, strateji kurar, karar verir ve uygulardı. Kendinden küçüklere yufka yürekliydi. Diğer taraftan iri cüssesini ve sağlam patisini büyük kedilere göstermekten çekinmezdi. Cesur, gözü pek bir kediydi ama durduk yerde bela aramazdı. Başka canlılara zarar da vermezdi. Onu tek gören ve tanıyan komşum, birkaç ay önce minicik yavru ördekler almıştı. Söylediğine göre Coco, ördeklere saldırmayan tek kediydi. Oturup izlermiş. Oyunu çok severdi, gününün çoğunu geçirdiği arka taraftaki yürüyüş yolunda uçuşan otlarla nasıl da güzel oynardı. Ne böcek, ne kuş, ne kelebek… Hiç birine zarar verdiğini görmedi bu gözler. Köpeklerin gelişini metrelerce önce algılardı, köpeklere hiç ama hiç güvenmezdi. En yakın dostu köpeğimizdi ama o ayrıydı onun için. Deli korkak değildi çok vakur bir kediydi ama öyle çevikti ki, metrelerce yüksek ağaca bir saniyede tırmanırdı. Çok çevikti ve insanlarla çok mesafeliydi. Üzerine kapı kapatamazdınız. Onu kafese koyamazdınız. Karşınızda çok iri, güçlü, akıllı ve kendini son derece iyi koruyan bir kedi var anlayacağınız.
Coco gideli bugün kaçıncı gün bilmiyorum. 15. günden sonra saymayı bıraktım. Sanırım dün veya evvelki gündü. Kaybolduğunun 4. günü Instagram’da eve dönmediğini ve onu aradığımı belirten bir ilan çıkardım. Geri dönüşler muhteşemdi. Bir tek kişi bile olumsuz bir satır yazmamıştı. Coco’yu paylaşmaktan öyle gurur duyardım ki en çok onu tanıyorlardı. Herkesin kalbi aynı şeyi fısıldıyordu: Coco dönecekti.
İnandım.
İnanmak istedim.
İnanmayı tercih ettim.
Her gün düzenli arama çalışması
14 gün boyunca her gün evi merkeze alıp, çemberi genişletip minimum 3 olmak üzere 4-5 saat Coco aradım. Patikayı, çalı aralarını, boş inşaatları, tatile gidenlerin bahçesinde kapalı yerleri, ağaç tepelerini, kuytu yerleri aklıma gelen her yerde Coco aradım. Kendimle ilgili bir şey için kalp krizi geçirsem kapı çalmak aklıma gelmez ama tanımadığım insanların kapısını Coco için çaldım. Onlarca insana durumu anlattım, hazırladığım ilanları en çok görünen yerlere, dükkanlara astık. Sokağımıza yakın ve uzak tüm evlerin kapısına bu ilanı bıraktım.
Coco’dan hala iz yok
Bir Allahın kulu görmemişti. İlginç olan sadece son günlerde değil hiç görmemişler. Bu çocuk son 2 yıldır oturduğumuz evde her bahar gezmelere başlar. Sabah çıkar, akşam eve dönerdi. Öyle kumunu koy, eşyasını bırak ona göre değil bunların hiç biri. Coco evini asla kaybetmez. Bu bir evi bulamama durumu değil o kesin. Gün içinde bazen birden fazla gidiş geliş yapar. Yağmuru hiç sevmez o yüzden ilk yağmurlarla kutup ayısı misali kış uykusuna dalar evde. Evinde annesi var, biz varız, en sevdiği dostu köpeğimiz Fındık var ve son gözdesi Ponçik var. O, evini seven bir kedi. Bir tek gün bize zorluk çıkarmadı. Evi kirletmedi, arsızlık yapmadı, problem çıkarmadı. Sağlıklı ve kendi kendini mutlu etmeyi bilen iyi bir kediydi.
Evimizde 2 yaşlı kedimiz, bir tedavi gören Fip’li çocuğumuz, obez sürekli temizlenmekten göbeği yara olan Mino’muz, yaşlı bir köpeğimiz ve görebileceğiniz en hiperaktif genç bir melez labradorumuz var. Böbrek sorunu olan, kalp yetmezliği, astım hastası… Günün rutini olan ilaç seramonimizi görmelisiniz. Kendim düzgün ilaç kullanamayı beceremem ama onların ilaçlarını asla unutmam, saatinide verilir. Tomar tomar ilaçla peşlerinde olurum. Coco ve annesi Pembiş sorunsuz çocuklarımdan. İşte o yüzden onu izlemekten gurur duyardım. O bana huzur verirdi. Sakinliği, özgür ruhu, sağlıklı vücudu, mutlu hayatı… O benim anlarını fotoğraflayıp, paylaşmayı en sevdiğim çocuğumdu. Sadece 3 yaşındaydı. Evimizde doğmuştu.
Oturduğumuz yer özgür ruhu doyuracak güvenlikte bir bölge. Araba yok, zaten bulunduğumuz çıkmaz sokakta araba olmaz ama yine de o sokağa bile çıkmazdı, bahçeden bahçeye geçtiği ekstra güvenli bir rotası vardı. Hatta o rota öyle güvenliymiş ki, bunca zaman yan komşum hariç o iri cüsseyi ve muhteşem kürkü bir tek kişi görmemiş.
Böylesi güvenli bir çevrede, böylesi akıllı, özgür ruhlu, fiziksel üstünlüğü ile o buralarda dolaşmasın da kim dolaşsın? Coco’ya bir şey olduysa, ev dışında inanın hiç bir kedinin yaşam şansı olamaz. Coco geçtiğimiz Temmuz 3 gün eve gelmedi. Temmuz sonu 4 gün. Bir önceki yıl da yaptı bunu. Ondan önceki yıl 8 gün gelmemişti. Yılda bir veya iki kez yapmış, saydım. Hep kısa kalmış. O ilk 8 günlük gidişi bir umut ama 8’i çoktan geçtik. Cevapları bilmiyorum. Şimdi aklımı deli gibi kurcalayan büyük soru şu; Coco nerede?