
AYDANCA
İYİ BESLENMEK NEDEN BU KADAR ZOR?
Çünkü son 50 yıldır lezzet algımızı değiştiren işlenmiş gıdaları mideye indiriyoruz. Gözümüzü kör eden, damağımızı ele geçiren bu yapay tatlar, bizi çoktan bağımlı hale getirdi. Oysa bağımlılıktan kurtulmak kolay değildir. Tıpkı sigara ya da alkol gibi...
Güvenilir araştırmaların ortak noktası şu: İşlenmiş gıdalar günün sonunda yalnızca beden sağlığımızı değil, ruh sağlığımızı da tehdit ediyor. Başta depresyon olmak üzere birçok sorunun temelinde bu sahte gıdalar yatıyor. Sonrası kimin işine yarıyor derseniz; elbette ilaç firmalarının.
Pahalı mı?
Hayır, iyi gıda asla pahalı değildir. Çünkü gerçek gıda bereketlidir. Azı bile sizi doyurur, besin değeriyle vücudunuzu destekler. Evde keçiboynuzu unuyla yaptığınız nefis bir kekin dilimi 15 TL’ye mal olurken; markette sadece şeker tadı aldığınız, içeriği muğlak atıştırmalıklar da aynı fiyata satılıyor. Hangisi daha pahalı?
İyi bir unla yapılmış ekmeğin bir dilimi tok tutar, ama beyaz ve kimyasal dolu "pofuduk" ekmeğin tamamını yeseniz bir saat sonra yine acıkırsınız. Neresinden bakarsanız bakın, o meşhur söze geliyoruz:
"Ucuz mal alacak kadar zengin değiliz."
Gıda ve Güven İlişkisi
Biliyorum, artık kimseye kolay kolay güvenemiyoruz. Herkes bilgi arıyor, ama bilgi kirliliği içinde kaybolmak da çok kolay. "Ne yapalım peki?" diyeceksiniz belki…
Markaların arkasına bakın. Ben köpeğime mama alırken bile arkasında kim var diye araştırmadan almam. Kendime hiç almam. Mesela, 80 gramlık tavuk yumurtası üreten bir marka, aynı etiketi taşıyan 60 gramlık yumurta da satıyorsa, ben bu çelişkiyi fark ederim ve o ürünü almam. Gerçekten sadece hayvan refahı ve insan sağlığını düşünen üreticileri bulup, onlardan alışveriş yapmaya özen gösteriyorum. Çünkü her gün yumurta yiyorum ve bu benim sorumluluğum.
Bu tür bilgileri edinmek ilk başta zor gelebilir. Haklısınız. "Yemek yemek bu kadar zor olmamalı," diyebilirsiniz. Buna da hak veriyorum. Ama kontrolü ele almak da sanıldığı kadar zor değil; sadece bize öğretilmediği için akışa geçemiyoruz. Yapmanız gereken basit:
• Güvendiğiniz üreticileri bulun,
• İnternetten doğrudan alışveriş yapın,
• Şekerli ve tat artırıcı içeren tüm gıdalardan uzak durun.
"Vaktim yok, araştırmaya enerjim kalmadı" diyorsanız, o zaman en kolay ulaştığınız yer sosyal medya. Ama orada da başka bir tuzak sizi bekliyor: Teyit edilmemiş, ‘janjanlı’ videolarla önünüze düşen, her gün yeni bir şey "pazarlayan" kişiler. Onlara gerçekten güveniyor musunuz?
Janjanlı paketler değil artık; janjanlı videolar sızıyor kararlarınıza.
Markalar paranın, influencer’lar şöhretin peşindeyken siz kime güveneceksiniz?
Cevap çok yakın: Kendinize.
Çünkü yedikleriniz sadece midenize değil, hücrelerinize kadar ulaşır. Onlar sağlığınızı belirler. Sağlığınızı ve yediklerinizi kimseye emanet etmeyin.
Benim Örneğim: Bende B12 eksikliği var ve iğne olmak istemiyorum. Peki alternatif ne? Şekerli ya da tatlandırıcılı dil altı tabletler. Gerçekten faydalı mı yoksa vücudu ele geçiren başka bir bağımlılık türü mü yaratıyorlar?
Bu çok tartışmalı.
Ben bağımlılık yapan her şeyden uzak durmak istiyorum. Diş macununda bile şekersiz versiyon istiyorum! Ama neden yok? Bu gerçekten canımı sıkan bir konu.

Yiyecekler Mutlu Eder mi?
Evet, eder. Bilimsel olarak da bu böyle. Bazı yiyecekler, mutluluk hormonlarımız olan serotonin ve dopamini destekleyerek ruh halimizi olumlu etkiler. Örneğin:
• Muz: Triptofan içerir, serotonin üretimini destekler.
• Kakao: Magnezyum kaynağıdır ve endorfin salgılanmasını artırır.
• Yulaf: Kan şekeri dengesini sağlar, ruh halini istikrara kavuşturur.
• Yoğurt ve kefir: Probiyotikler içerir; bağırsak-flora dengesi sayesinde ruh sağlığını da etkiler.
• Ceviz ve fındık: Omega-3 kaynağıdır; beyin fonksiyonlarını ve ruh halini destekler.
Yiyecek ve mutluluk ilişkisi ilginizi çekiyorsa bununla ilgili çok güzel bir önerim var. Bir bilim insanı ve bilim gazetecisi olan Scott C. Anderson’ın bu yazısını mutlaka okuyun.
Ama mesele sadece "ne yediğimiz" değil; "nasıl" yediğimiz. Bu yazıyı okumak bile başta zor gelmiş olabilir. Ama buraya kadar geldiyseniz, aslında yapabilirsiniz.
Kendinize bunu borçlusunuz.
Kimse sonsuza kadar yaşamaz, ama bir günü bile kaliteli yaşamak mümkün.
Doğru nefes, biraz hareket, temiz su ve iyi gıda…
Hayat bazen bu kadar sade olabilir. Olmalıdır da.
Ve unutmayın "Gerçek gıda pahalı değil, sahte lezzetler ucuz."